top of page
Search
  • Writer's pictureTunçsel Ülkü

Orijinal Fikirler Nerden Çıkar? Yeni Girişimim PodcastEvim.com



Bir fikrin çıkış aşaması ile ilgili köhne düşüncem şuydu; Orijinal bir fikir ancak çok araştırmanın, farklı disiplinlerden beslenmenin, yeterince durumsal farkındalığın bir ürünü olarak ortaya çıkar.

Bu söylediğimi, kendini gerçekleştirmek, hayata anlam yüklemek adına faydalı ve gerekli bir pratik olarak buluyorum hala ama iyi fikirlerin çıkışının bunların sonucu olmadığı kanısındayım artık.


Artık şöyle düşünüyorum:

Fikrin neredeyse hiç bir önemi yok. Tek önemli olan, en hızlı şekilde eyleme geçmek. Bir şeyler yaptıkça süreç içerisinde öğrenmek, ihtiyaçlar ve kaynaklar doğrultusunda o fikre yeni şekiller vermek. Nihayetinde daha anlamlı bir fayda sağlayacak şekilde sürekli dönüşmesine izin vermek.

Daha kafa karıştırıcı bir şekilde şunu savunuyorum;

Orijinal fikirler sadece dandik fikirlerin iyileştirilmesidir.

Çok çalışmayı, öğrenmeyi ve farklı disiplinlerden beslenmeyi ise ortalama bir fikri hayata geçirme ısrarcılığı sonucunda karşılaşılacak zorunlu durumlar olarak görüyorum şimdilerde.

İşte bu eyleme geçme ve hareket halinde olma konusunu adeta takıntı yaptım şu aralar. Sürekli üretmek, test etmek, yanılmak, öğrenmek, pivot etmek, tekrar denemek, dönüştürmek, iyileştirmek… Adeta bir mantra gibi bunları tekrar ederken buluyorum kendimi sıkça. Hatta aşağıdaki çizimi görünce, aynısını ben de iş yerimdeki büyük beyaz tahtaya büyükçe çizdim.

Kaynak: https://www.instagram.com/interaction_design_foundation/


Son aylarda startup dünyasını tanımaya çalışırken çokça kitap okudum ve hazmettiğim bu yeni düşüncelerin beni dönüştürdüğünü hissediyorum. Tabii yeni olan düşünceler değil aslında, hazmetmem yeni. Mesela bazı kitapları alalı 8 sene olmuş, üstelik okumuşum da. Sanırım kapak yazılarındaki bir iki cümleden etkilenmişim ama ilk okuduğumda özümseyememişim belli ki.


Ne zaman ki işimi dönüştürmem gerektiğine karar verdim, girişimcilik ekosistemi üzerine daha bilinçli okumalar yapmaya başladım, işte o zaman sindirebildim bu düşünceleri. İşte tam olarak bu da harekete geçmenin bir ürünüydü. Yani 8 sene önce okuduğum kitap bana öğrenme ve değişim sağlamadı. İçindeki bilgileri ancak bu konularla ilgili harekete geçtiğim zaman kavrayabildim.


İşte bu kitap Alexander Osterwalder’in “İş Modeli Üretimi” kitabı. 2010'da basılmış, ilk kez 2012 yılında okumuşum, 2020 yılında ise tekrar okuyup gerçek faydayı çıkartabiliyorum. Bilgiler yıllarca rafta ve zihnimde durdu ama anlamlandırma ancak eyleme geçince gerçekleşti.


Kaynak: https://www.podcastevim.com


İşimi dönüştürme çabamı haftalık programlarla Podcast, Youtube ve Medium gibi taşıyıcılarda paylaşmaya karar vereli aslında 2 ay oldu. Gerçekten içerikler üretmeye başlayalı ise sadece 2 hafta oldu. Harekete geçmek ve üretmeye başlamak o kadar güçlü ki hemen yeni kıpırdanmalar yaşadım.

İşte yeni girişimim olan podcastevim.com da bu yaklaşımın bir ürünü olarak doğdu.

Daha kaliteli podcast kayıtları alabilmek için mikrofonumu iyileştirme çabam yeni bir girişimi doğurdu. Mevcut stüdyomun içerisinde minimum çaba ve maliyetle bir podcast kayıt ve yapım stüdyosu kurdum.


Harika bir fikir değil, yeni bir buluş da değil ama kendi yaptığım ve ihtiyaç duyduğum işleri başkaları için de kolaylaştırmak, ilke seviyesinde bir çıkış noktası. Bu yeni hizmetimi tanıttıkça ve gerçek ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirdikçe, içinde barındırdığı potansiyele ulaşacaktır.

Elbette harekete geçmek isteyen herkes bir antagonist ile karşılaşır. İşte bu en büyük rakip mükemmeliyetçilik. Bir işin mükemmel veya kusursuz olmasına harcanacak sonsuz zaman o işe asla başlanamamasını sağlayan asıl sebep.

Ortamala olana övgü makalesi gibi oldu ama ancak başta ortalama olan şeylerin mükemmele dönüşme potansiyeli vardır.


Bakalım bu hafta mesleğimi dönüştürme çabamda neler yaşanacak? Herkese teşekkürler. Haftaya görüşmek üzere.

5 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page